1958'de Tahran'da dönemin en iyi kemancılarından olan Nasser-Ali Khan, en sevdiği kemanı kırılınca hayattan soğur. Onun yerine hiçbir müzik aletini koyamaz ve kemanı olmadan yaşamak onun için ölümle eş değerdir. Yatağına uzanıp ölümün gelmesini bekleyen Nassar Ali bu süreçte düşsel bir yolculuğa çıkar ve seyircilere çocukluğundan itibaren yaşamının kesitlerini, acı ve tatlı anılarını açar. Geriye dönüş sahneleriyle de yaşadığı büyük aşkı sonrasında müziğe yönelişini kendi zihnini 'seyredenlerle' paylaşır.